MAKALE & YORUM DETAYI
  • Tarih:  26.08.2011
  • Konu:  Torba Kanun Tasarısında 213 Sayılı VUK’nun 359.Maddesi Kapsamındaki Suçların Durumu
  • Yazar:  Kemal ETÇİ -   Yeminli Mali Müşavir -   Sorumlu Ortak Baş Denetçi

Halen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan ve ''Torba Tasarı'' olarak adlandırılan tasarının ilk 11 maddesinde; kesinleşmiş ve kesinleşmemiş amme alacaklarına, inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergisel işlemlere, matrah ve vergi artırımına, stok beyanlarına ilişkin düzenlemeler öngörülmektedir. İlk bakışta, tasarının 2003 yılında yayımlanan 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan esinlendiği anlaşılmaktadır.  Buna rağmen, önemli bir farklılık mevcuttur. Bu makalemizde tasarıda, 213 sayılı VUK’nun 359.maddesinde yer alan suçlara ve bu suçların faillerine ne gibi imkanlar sağlandığı üzerinde durulacak, ayrıca bu konuda 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununda yapılan düzenlemelerle mukayese yapılacaktır.

Tasarının 1.maddesinde, Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kısımlarda yer alan hükümlerin, 213 sayılı VUK kapsamına giren; 31.07.2010 tarihine (bu tarih dahil) kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezalarına, gecikme faizlerine, gecikme zamlarına, bu tarihten 01.08.2010 tarihinden önce tahakkuk eden vergilere ve bunlara bağlı vergi cezalarına, gecikme faizlerine, gecikme zamlarına, 01.08.2010 tarihinden önce yapılan tespitlere dayalı olarak vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarına uygulanacağı belirtilmektedir. 
 
Tasarının 3.maddesinde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma suresi henüz geçmemiş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatlarında; vergilerin % 50’si ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/UFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin % 50’si ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen cezalar ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının, asla bağlı olmayan cezaların ise %75’inin tahsilinden vazgeçileceği belirtilerek, yargı sürecinin çeşitli aşamalarında bulunan farklı durumlar için çeşitli tahsilat oranları belirlenmiştir. Tasarının 4.maddesinde de inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler için benzer imkanlar sağlanmıştır.
 
Tasarının 9.maddesinin (6) nolu fıkrasında; 213 sayılı VUK’nun 359.maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler”in, tasarının 6., 7. ve 8. maddelerinde düzenlenen matrah ve vergi artırımından yararlanamayacakları belirtilmiştir. Madde gerekçesinde ise sahte belge kullananların, matrah ve vergi artımından yararlanabilecekleri ayrıca belirtilmiştir. Maddenin diğer bend ve fıkralarında tanımlanan suçların failleri ise hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan tasarıyla sağlanan imkanların tümünden yararlanabilecektir. 
 
Diğer taraftan, VUK’nun 359.maddesinin (b) fıkrasında tanımlanan;
-Defter, kayıt ve belgeleri yok edenlerin,
-Defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanların veya hiç
yaprak koymayanların,
-Sahte belge düzenleyenlerin,
 
Tasarının 3. ve 4. maddelerinde sağlanan imkanlardan yararlanmasını engelleyen bir hüküm de mevcut değildir. Bu durumda örneğin, sahte belge düzenleyerek komisyon geliri elde eden ve bu sebeple tarhiyat yapılanların, cezalarının kaldırılması ve vergilerinden de indirim yapılması mümkündür. Ancak bu kimselerin 6., 7. ve 8. maddelerde düzenlenen matrah ve vergi artırımından yararlanmaları mümkün değildir.
27.02.2003 tarihli resmi gazetede yayımlanan 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununda da benzer şekilde vergi indirimi, cezaların silinmesi ve matrah artırımı imkanları sağlanmıştır. 4811 sayılı Kanunun 7., 8. ve 9. maddelerinde matrah artırımı düzenlenmiş, “Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı 14.maddesinde ise Torba Tasarıda bulunmayan önemli düzenlemeler yapılmıştır.
 
4811 sayılı Kanunun 14.maddesinde; 
 
1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri 31.8.2002 tarihinden önce işleyenler hakkında Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, soruşturma aşamasında olanlar için takibat yapılmaz, açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararları infaz edilmez.

2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı bendindeki "Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler", (2) numaralı bendindeki "belgeleri sahte olarak basanlar" hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi geçenler bu Kanunun 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerinden yararlanamaz.

3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şarttır.
 
denilmektedir.
 
Madde bir bütün olarak incelendiğinde; “Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler" ile "belgeleri sahte olarak basanlar"ın matrah artırımından ve hapis cezası ile yargılanmaktan kurtulamayacakları görülmektedir. Ancak, 359.maddede belirtilen ve suç olarak tanımlanan diğer fiilleri işleyenlerin; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarını ödemeleri ve, dava açmamaları veya açılan davalardan feragat etmeleri şartıyla, Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmayacağı, soruşturma aşamasında olanlar için takibat yapılmayacağı, açılmış bulunan kamu davalarının ortadan kaldırılacağı ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının infaz edilmeyeceği belirtilmiştir.
 
Bu madde ile esas itibariyle, Kanunla sahte belge kullananlar için getirilen vergi barışı anlayışı, hapis cezası hükümlerini de dikkate alarak, af niteliğinde düzenleme yapılmaktadır. Bu durumda, sahte belge kullanma suçundan yargılananların ya da mahkum olanların, Kanunda belirtilen şartlara uymaları halinde, yargılanmaları veya infazları sonlandırılmaktadır.
 
Ancak Torba Tasarıda, 4811 sayılı Kanunun 14.maddesinde açıklanan, hapis cezası yargılamasını sonlandıran bir düzenleme öngörülmemiştir. Bu durumda, sahte belge kullanımı yoluyla ortaya çıkan hazine zararını Torba Kanundan yararlanarak telafi eden bir kimsenin, ceza yargılaması devam edecek ve belki de mahkumiyetine hükmedilecektir.
 
Yıl içindeki alışları toplamının 900.000,00 TL’na ulaştığı, ve bu alışlarından sadece 12.000,00 TL’nın sahte belge ile belgelendirildiği iddiası ile, şirket yöneticilerinin hapis cezası ile yargılandığı ülkemizde,  Anayasanın 87.maddesinin de gözetilerek,  4811 sayılı Kanunun 14.maddesinde yapılan düzenlemelerin bir benzerinin Torba Tasarıya eklenmesi mükellefleri hapis cezası baskısından kurtaracaktır. Kaldı ki bu durumdaki mükelleflerin vergi indiriminden yararlandırılmaması da bir seçenek olarak konulabilir.

(Bu makale 17.01.2011 tarihinde www.muhasebetr.com da yayınlanmıştır)

DÖVİZ
MALİ AÇIKLAMALARA ÜYELİK
E-Mail
MALİ TAKVİM